on
Ankara
 
Seksenli yılların sonu
Doksanlı yılların başıydı
Seninle ilk karşılaşmamız
Korkmuştum senden Ankara
Çok büyük gelmiştin bana
Erkeklere bebe
 kızlara gız
 ve sana 
Angara demeyi ben sende öğrendim.
 
Ve sonra birçok şeyi
Simidi mesela
 En güzeli sendeymiş meğer
Meğer ben kışları boşuna sızlanmışım
Senin yanında kış
 İlkbahara denkmiş Amasya da
Ayaz adını sanki senden almış gibi
 Gururludur sabahları
 
Sen Ankara
Acımasız tarafımsın benim
Sokaklarında ıslıkdan başka bir şey çalmadığım
 her sokak arasında içime ağladığım
Başkent denilen
Ama aslında başımın üstünde tepinen
Hala anlayamadığım
 Büyük bir mahallesin.
 
Sende yaşanan her mevsim hakkını verir insana
Kışın bezdirir yazın terletir
Öyle ılıman falan olmak yok yani
Ya buz ya buhar yakışır sana
Adına çok şiir yazılan İstanbul a inat
Sakinsin çoğu zaman
Hiç düşündün mü Ankara
Senide fetheden biri olsaydı diye.
 
Ne garip isimleri vardır yavrularının
Mesela Şentepe
Halbuki hiç de gülmez oradakiler
Uzun, uzun binalardan oluşur adına inat
Demetevler
50 yıllıktır en az Yenimahalle
 Hep sende yaşadım en fırtınalı aşklarımı
 O kadar anlamlıydı ki
Hiç terk etmedim yalnızlığı
 
İlk girişte sana
Ne gülmüştük arkadaşlarla
Satılık yazıyordu kocaman kayalarda
Nerden bilirdim
O kayalar villa olacak yıllar sonra
Neden telaşlısın diye bu kadar
Çok düşünmüşümdür
Sonra anladım ki sen sakinsin Ankara
Asıl telaş seninle yaşamaya çalışan insanlarda
Evet
Öyle zordur ki seninle yaşamak
 
İlk gezdiğimde vücudunu otobüsle
Anladım ki bu yük sana ağır Ankara.
 
Hani her şehre bir renk vermek gerekse
Sana illaki gri düşerdi
Çünkü o zamanlar gök tıpkı yolların gibiydi
Yani anla işte be Ankara
Bir zamanlar diyorum havan çok kirliydi
Haber olurdun her sabah televizyonlara hatırlasana
Küçüktüm ben o zamanlar
                                                
Hani şu meşhur marş da olmasa
Hiç bir şey bilmiyordum hakkında
Ankara nın taşına bak gözlerimin yaşına bak
Senin taşın hala meşhur da
Gözlerde yaş kalmadı ağlayacak…

0 yorum:

Yorum Gönder